Artwork

Conteúdo fornecido por Kerem Önder. Todo o conteúdo do podcast, incluindo episódios, gráficos e descrições de podcast, é carregado e fornecido diretamente por Kerem Önder ou por seu parceiro de plataforma de podcast. Se você acredita que alguém está usando seu trabalho protegido por direitos autorais sem sua permissão, siga o processo descrito aqui https://pt.player.fm/legal.
Player FM - Aplicativo de podcast
Fique off-line com o app Player FM !

Abdülkadir Geylani sohbetleri 10 / Kerem Önder

48:48
 
Compartilhar
 

Manage episode 380621760 series 3233853
Conteúdo fornecido por Kerem Önder. Todo o conteúdo do podcast, incluindo episódios, gráficos e descrições de podcast, é carregado e fornecido diretamente por Kerem Önder ou por seu parceiro de plataforma de podcast. Se você acredita que alguém está usando seu trabalho protegido por direitos autorais sem sua permissão, siga o processo descrito aqui https://pt.player.fm/legal.

“Ey münafıklar! Bulunduğunuz hâlden dönünüz! Bu kaçak hâlinizden vazgeçiniz. Hâlinize şeytan da gülüyor. Neden şeytanı güldürüyorsunuz? Size ayıp değil mi? Siz böyle yaptıkça şeytan neşeleniyor. Siz, bu durumda ne yapsanız makbul olmaz. Çünkü, kıldığınız namaz halk için, tuttuğunuz oruç yine halk için. Hiçbiri Hak için değil. Hep işleriniz böyle... Sadaka verseniz halktan fayda umuyorsunuz. Bir düşküne zekât verseniz, karşılığında onu çalıştırmak dilersiniz. Siz alnına kötü damga vurulacak insanlarsınız; ne çare ki, bu âlemde hatâlar gizli kalmaya mahkûm... Yakında canınız cehenneme girer; hiç üzülmeyiniz. Kurtulmak isterseniz derhal Peygambere uyun. Sakınınız, dinde icad çıkarmaya kalkmayasınız. Yaparsanız kızgın ateş sizi bekliyor. Cehennemin zemin katına siz gireceksiniz. Özür dileyin. Yaptığınıza pişman olun. Geçmişteki büyüklerin yolunu tutun. Doğru yolda yürümeye alışın. Bu yolda yabancılara benzemek yoktur. Bu yolun sağlam ve gerçek yolcuları, hep birbirine benzerler. Yalnız Peygamberin âdetlerine uyarlar. Bu yolda ne zor vardır ne de fıtrî hâllere aykırı bir hareket. Akla ve düşünceye hükmeden bir dinden daha iyisi olur mu? Olsa da onun gibi olur. Sizden önce gelenleri, bihakkın yetiştiren bir din, sizi neden yetiştirmesin? Onlar sizden daha bilgisizdi. Akılları sizin kadar iyiyi seçemiyordu. Ama, onlarda manevî çöküntü yoktu. Manevî çöküntü sizleri yıktı, berbat eti. Maddî olan her şeyin iyisini ararsınız, manevî olunca durmaz kaçarsınız. Aklınız gözünüzün gördüğünü kabul ediyor. Görmediklerinizi hiç kabul etmiyorsunuz. Ama işinize gelen olursa kabul etmekten de dönmüyorsunuz. Yazıktır, Kuran'ı ezber ediyor, sonra onun buyurduklarını tutmuyorsun. Peygamber (S.A.) efendimizin âdetleri hep ezberinde; ama onun yaptığını yapmaya bir türlü yanaşmak elinden gelmiyor. Neden? Bu hâlinle ne olmak ve ne yapmak sevdasındasın? İnsanları iyiliğe çağırıyorsun; ama kendin yapmıyorsun. Kötülüğü onlara anlatırken en fenasını yapıyorsun. Allahü Teâlâ bir Âyet-i Kerimede şöyle buyurdu: - «Allah katında ceza büyüdü, neden yapamayacağınızı dediniz?” (Saf/3) Ey evlâd! Şiarın sessizlik olmalı. Varlığına hâkim olarak sükûtu libas gibi giymelisin. Bütün arzun, halkın şerlilerinden kaçmak olmalı... Hattâ bütün yaratıkları birden bırakmalısın. Bu hâli kazanmak için yere sığınak eşip girmek gerekirse yap... Ve orada gizlen. Bunu âdet edin; tâ ki, imanın ölmesin, ikan hâlin (tam imanın) kuvvet bulsun... Doğruluk kanatların böyle açılır, gelişir. Kalp gözlerin de görmeye başlar. Varlığın genişler, İlâhî bilginin boşluğunda uçmaya başlarsın... Şarkı, garbı, denizi, deryayı gezersin. Sahilleri ve dağları dolaşırsın.. Semaya yükselirsin, yere iner, sessiz gezersin. Çünkü himmetin yücedir. Arkadaşın büyüktür. İşte bundan sonra dilin çözülür, sözlerin anlaşılır. Sessizlik libasını çıkarır atarsın; halktan kaçmana artık lüzum kalmaz. Sırrınla halka gidersin, onların derdini iyileştirecek bir tabib olursun... Sen bizzat onlara şifasın. Senden zarar beklenmez. Onların azlığı, çokluğu, senin için bir mâna taşımaz. Seni övmeleri, kötülemeleri bir kıymet teşkil etmez. Hak'tan uzaklığınız daha ne kadar sürecek? Ne zamana kadar O'ndan kaçacaksınız? Ne zamana kadar dünyayı yapıp, öbür âlemi yıkacaksınız? Her birinizin ancak bir kalbi vardır; nasıl ona iki şeyi sığdırabiliyorsunuz? Ona hem Hak hem halk sığabilir mi, bunlar nasıl olabilir?.. Biri girince öbürü kaçar. Olmaz dersen, yalan edersin. Yalan ise, Peygamber (S.A.) efendimizin buyurduğu şu hükmü giymiştir: - «Yalan İmanı kaçırır.» Her kap içindekini sızdırır. Yaptığın iş inancına delildir. Dışın, içini gösterir. Bazı büyükler: - Dış, için örneğidir, derler. Hak ehli, yani Allah’ın has kulları, seni çabuk anlar. Onlardan birine düşersen edepli ol. Onu karşılamadan önce günahlarına tevbe et. Onların yanında küçüldüğünü bil. Onlara tevazu göster.

  continue reading

483 episódios

Artwork
iconCompartilhar
 
Manage episode 380621760 series 3233853
Conteúdo fornecido por Kerem Önder. Todo o conteúdo do podcast, incluindo episódios, gráficos e descrições de podcast, é carregado e fornecido diretamente por Kerem Önder ou por seu parceiro de plataforma de podcast. Se você acredita que alguém está usando seu trabalho protegido por direitos autorais sem sua permissão, siga o processo descrito aqui https://pt.player.fm/legal.

“Ey münafıklar! Bulunduğunuz hâlden dönünüz! Bu kaçak hâlinizden vazgeçiniz. Hâlinize şeytan da gülüyor. Neden şeytanı güldürüyorsunuz? Size ayıp değil mi? Siz böyle yaptıkça şeytan neşeleniyor. Siz, bu durumda ne yapsanız makbul olmaz. Çünkü, kıldığınız namaz halk için, tuttuğunuz oruç yine halk için. Hiçbiri Hak için değil. Hep işleriniz böyle... Sadaka verseniz halktan fayda umuyorsunuz. Bir düşküne zekât verseniz, karşılığında onu çalıştırmak dilersiniz. Siz alnına kötü damga vurulacak insanlarsınız; ne çare ki, bu âlemde hatâlar gizli kalmaya mahkûm... Yakında canınız cehenneme girer; hiç üzülmeyiniz. Kurtulmak isterseniz derhal Peygambere uyun. Sakınınız, dinde icad çıkarmaya kalkmayasınız. Yaparsanız kızgın ateş sizi bekliyor. Cehennemin zemin katına siz gireceksiniz. Özür dileyin. Yaptığınıza pişman olun. Geçmişteki büyüklerin yolunu tutun. Doğru yolda yürümeye alışın. Bu yolda yabancılara benzemek yoktur. Bu yolun sağlam ve gerçek yolcuları, hep birbirine benzerler. Yalnız Peygamberin âdetlerine uyarlar. Bu yolda ne zor vardır ne de fıtrî hâllere aykırı bir hareket. Akla ve düşünceye hükmeden bir dinden daha iyisi olur mu? Olsa da onun gibi olur. Sizden önce gelenleri, bihakkın yetiştiren bir din, sizi neden yetiştirmesin? Onlar sizden daha bilgisizdi. Akılları sizin kadar iyiyi seçemiyordu. Ama, onlarda manevî çöküntü yoktu. Manevî çöküntü sizleri yıktı, berbat eti. Maddî olan her şeyin iyisini ararsınız, manevî olunca durmaz kaçarsınız. Aklınız gözünüzün gördüğünü kabul ediyor. Görmediklerinizi hiç kabul etmiyorsunuz. Ama işinize gelen olursa kabul etmekten de dönmüyorsunuz. Yazıktır, Kuran'ı ezber ediyor, sonra onun buyurduklarını tutmuyorsun. Peygamber (S.A.) efendimizin âdetleri hep ezberinde; ama onun yaptığını yapmaya bir türlü yanaşmak elinden gelmiyor. Neden? Bu hâlinle ne olmak ve ne yapmak sevdasındasın? İnsanları iyiliğe çağırıyorsun; ama kendin yapmıyorsun. Kötülüğü onlara anlatırken en fenasını yapıyorsun. Allahü Teâlâ bir Âyet-i Kerimede şöyle buyurdu: - «Allah katında ceza büyüdü, neden yapamayacağınızı dediniz?” (Saf/3) Ey evlâd! Şiarın sessizlik olmalı. Varlığına hâkim olarak sükûtu libas gibi giymelisin. Bütün arzun, halkın şerlilerinden kaçmak olmalı... Hattâ bütün yaratıkları birden bırakmalısın. Bu hâli kazanmak için yere sığınak eşip girmek gerekirse yap... Ve orada gizlen. Bunu âdet edin; tâ ki, imanın ölmesin, ikan hâlin (tam imanın) kuvvet bulsun... Doğruluk kanatların böyle açılır, gelişir. Kalp gözlerin de görmeye başlar. Varlığın genişler, İlâhî bilginin boşluğunda uçmaya başlarsın... Şarkı, garbı, denizi, deryayı gezersin. Sahilleri ve dağları dolaşırsın.. Semaya yükselirsin, yere iner, sessiz gezersin. Çünkü himmetin yücedir. Arkadaşın büyüktür. İşte bundan sonra dilin çözülür, sözlerin anlaşılır. Sessizlik libasını çıkarır atarsın; halktan kaçmana artık lüzum kalmaz. Sırrınla halka gidersin, onların derdini iyileştirecek bir tabib olursun... Sen bizzat onlara şifasın. Senden zarar beklenmez. Onların azlığı, çokluğu, senin için bir mâna taşımaz. Seni övmeleri, kötülemeleri bir kıymet teşkil etmez. Hak'tan uzaklığınız daha ne kadar sürecek? Ne zamana kadar O'ndan kaçacaksınız? Ne zamana kadar dünyayı yapıp, öbür âlemi yıkacaksınız? Her birinizin ancak bir kalbi vardır; nasıl ona iki şeyi sığdırabiliyorsunuz? Ona hem Hak hem halk sığabilir mi, bunlar nasıl olabilir?.. Biri girince öbürü kaçar. Olmaz dersen, yalan edersin. Yalan ise, Peygamber (S.A.) efendimizin buyurduğu şu hükmü giymiştir: - «Yalan İmanı kaçırır.» Her kap içindekini sızdırır. Yaptığın iş inancına delildir. Dışın, içini gösterir. Bazı büyükler: - Dış, için örneğidir, derler. Hak ehli, yani Allah’ın has kulları, seni çabuk anlar. Onlardan birine düşersen edepli ol. Onu karşılamadan önce günahlarına tevbe et. Onların yanında küçüldüğünü bil. Onlara tevazu göster.

  continue reading

483 episódios

Todos os episódios

×
 
Loading …

Bem vindo ao Player FM!

O Player FM procura na web por podcasts de alta qualidade para você curtir agora mesmo. É o melhor app de podcast e funciona no Android, iPhone e web. Inscreva-se para sincronizar as assinaturas entre os dispositivos.

 

Guia rápido de referências